Seyahat etmenin her
zaman bir bedeli vardır. Bu bedel, bazen küçük bazen de sizi zor duruma sokacak
kadar büyüktür. Tayland’ta başıma gelen şey tam da böyleydi. Bu skandalın ucu 2
Ağustos’a kadar gidiyor; yani Tayland’a Padang Besar sınır kapısından girişimde
başladı herşey. 2 Ağustos’da ülkeye giriş yaptığımda bana 15 günlük kara vizesi
verildi ve ayın 17’sine kadar Taylant’da kaldım. Önceleri, bu ülkede bu ülkede
bu kadar kalmanın yeterli olacağını düşünüyordum. Fakat vizem dolmadan önce
Dragonfly İngilizce yaz kampında İngilizce öğretme işi buldum ve Ratchaburiye
gittim. Bu yaz kampı olmasaydı kısacası ülkede kalmayacaktım. Yaz kampında 1
gün çalışıp aldığım ücreti doğrudan vize uzatma bedeli olarak göçmen bürosuna
vermem de olayın bir başka trajik boyutu idi. Vizemi 1 ay uzattığım gün oldukça rahattım ve bu bir
ayın hiç bitmeyeceğini düşünüyordum. Elbette bir ay su gibi akıp geçti ve ben
gerçekle yüzleştim. Pasaportumdaki tarih 15 Eylül’ü gösteriyordu ve ben bunu 1
gece önce farketmiştim. Tay kız arkadaşımla birlikte geceleyin uzun uzun
düşündük. 24 saat dolmadan ülkeden çıkmalıydım ama nereye. Kamboçya’ya gitmeye karar verdim. Çok
heyecanlıydım. İnternetten derhal tren ve otobüs fiyatlarını kontrol etmeye
başladım. Hatta yavaş gece treni ile
gitmeyi bile göze aldım. Tüm heyecanım Amerikalı arkadaşım Adam’ın ‘’Kamboçya,
Tayland sınırındaki göçmen bürosunu kapatmış, artık yalnızca uçakla
gidebilirsin’’ cümlesiyle dumura uğradı. Acilen başka bir ülke bulmalıydım.
Hong Kong’a gidecektim fakat bilet fiyatları yüksekti ve harcamaya gözüm yemedi. Singapur’a bilet
fiyatlarına baktım ve oldukça ekonomikti. Gece sabaha karşı 4’te taksiyle Dan
Muaeng Havaalanına gittik. Havaalanı otobüs terminalini andırıyordu. Daha sonra
bu yapının tam 100 yıllık olduğu bana söylendi. Havalanında uykusuzluğun dibine
vurmuşken, bir yandan da Airasia ve Thai Lion havayollarından bilet bakıyordum.
Thai Lion havayolları bana daha cazip geldi. Singapur’a gidiş dönüş bileti
aldım. Plana göre, Singapur’da bir gün otelde kalıp ertesi gün Bangkok’a gelip
yeni bir 30 gün kalış vizesi alacaktım. Saat 10 sularında Singapur Changi
havaalanına iniş yaptım. Pasaport işlemleri için sırada beklerken, Çin asıllı
olduğunu düşündüğüm Singapurlu polis memuru beni kolumdan çekti ve başka bir
büroya götürdü. Buradaki birbaşka memur bana Singapur’a neden geldiğimi ve
burada ne kadar kalacağımı ve hatta cebimde ne kadar para olduğunu sordu.
Gerekli cevapları verdikten sonra diğer polis memuru beni Çinli insanların
olduğu klimalı kilitli bir odaya koydu. Bu insanların hepsi, ülkeye giriş
yapabilmek için bazı entrikalar çevirmiş kişilerdi. Yarım saatlik bekleyişin
ardından Hintli bir diğer polis memuru kapıyı açtı ve bana ülkeye giriş
yapamayacağımı ve Bangkok’a ertesi gün 12 sularında Thai Lion havayolları ile
geri gönderileceğimi söyledi. 5 dakika sonra ciddi görünümlü bir diğer Hintli
polis beni Holding room dedikleri gözetim yerine götürdü. Burası ne hotel ne de
başka bir şey idi. Ülkeye girişten men edilen turistlerin 1 gün bekletildiği
bir hapishaneden başka bir şey değildi. Odaya girdiğimde tüm eşyalarım elimden
alındı ve kahvaltı tabağı sunuldu. Burada bir önceki geceden beri kalan birkaç
Hintli arkadaşla muhabbet ettim. Kadınlarla
konuşmamız yasaktı. Hatta Vietnamlı bir kız yanıma geldi ve benimle konuşmaya
çalıştı. Polis hemen ayırdı bizi. Pasaportum’a Singapur hükümeti tarafından
reddedildi kağıdı eklendi ve 600 TL ceza ödemek durumundaydım. Bu meblayı Bangkok’a
geri döndüğümde buradaki Tay polis benden istedi. Parayı ödeyemeyeceğimi
söyledim ve pasaportuma el konuldu. Bunun sebebi ise, Tayland’taki son
bombalama olayından sonra Thai hükümetinin jump vize denilen vize uygulamasını
kaldırmış olmasıydı. Benim ise bundan haberim yoktu. Pasaportuma el konulduğu
ve vizem de olmadığı için beni Dan Mueang havaalanında gözaltına aldılar. Tay
Lion havayolu şirketinin personeli ara beni 21. Kapının oraya bıraktı. Yeni
evim burasıydı artık. Param bitmişti ve tüm Atm’ler havaalanı dışındaydı.
Dışarı çıkmama izin vermiyorlardı ve ben de insanlardan para dilenmeye
başlamıştım. 1. Gün Malezyalı bir kız burger ısmarladı. Daha sonra Tay havayolu
şirketinden bana yemek vermesini söyledim. Pirinç ve tavuk gibi şeyler
verdiler. 2. Gün Taylı bir anketörle tanıştım. Muhabbeti ilerlettim ve çok
samimi olduk. Ertesi gün bana yiyecek, yastık ve yatak getirdi. Ayrıca bana
Tayca tercüme konusunda da oldukça yardımı dokundu. 3. Gün Hintli bir adam
bulunduğum yere geldi ve benimle yaşamaya başladı. Oldukça komik bir deneyimdi.
Havaalanından çıkmak istiyordum. Bu sırada Bangkok büyükelçiliğini devreye
soktum. Türkiye’ye direkt uçak bileti almalıydım. Babam İstanbul’daki bir
acentadan bileti aldı ve kopyasını Thai Lion havayolu şirketine ulaştırdı.
Abimle de sıkı irtibat halindeydim. Beni havayolundan kurtarmak için elinden
gelen her şeyi yaptı. Sonunda 20 Eylül’e bilet alındı. Türkiye’ye uçtum ve sağ
salim eve vardım. Abimin düğününe de mucizevi bir şekilde iştirak etmiş oldum.
Hayatta olmaz demeyin, olmaz olur.
Furkan Arısoy
Dünya Turu Anıları
Bangkok/Tayland