Gectigimiz pazar gunu, ben ve bolumden arkadasim handan sozde kisa mesafede bisiklet turu yapacaktik. Havanin guzel olmasi ve benim de gaza gelmem hasebiyle '' eh, hadi yola cikmisken bir Egirdir yapalim'' dusuncesi beliriverdi. Egirdir, Isparta'ya 35 km uzakta bulunan nadide, guzel, sessiz bir gol ve ilce. Isparta merkezde bulunan bir bisikletciden Handan icin bisiklet kiraladik ve yola ciktik. Baslangicta hersey iyi gidiyordu. Isparta'dan ciktigimizi gosteren gule gule tabelasini bile gormustuk. Artik, bozkirlarin, bodur agaclarin, elma bahcelerinin ve bolca kopek ve benzincinin bulundugu yollardaydik. Ilk 5-6 km hizli sursek de 10. km'den sonra siddetli bir ruzgarin bizim aleyhimize esmesiyle birlikte bisikletimizin hizi oldukca kesildi. Pedallari ne kadar sert itsek de bir sonuc vermedi. Tabi bu sirada adin basi hangi tesisi bulduysak mola veriyor ve ihtiyaclarimizi gideriyorduk. Sol yanimizda ucsuz bucaksiz tarlalar, sag yanimizda mukemmel manzarasiyla gokyuzune degen Davraz Dagi... Sonbaharin gelmesiyle turuncu, sari ve kirmizi renklerini alan agaclarin yapraklari. Yine de dogada bir tedirginlik hakimdi. Sanki, kisa gecme konusunda kararsizdi. Olmasa da olur diyordu. Oysa, dogal duzenin islemesi gerekiyordu. Dokulmesi gerekirken dokulmeyen yapraklar, sararmayan kimi agaclar ve bolca yagan yagmur, Doga'nin insanlara olan ofkesini adeta gozler onune seriyordu. Bu intibalarla, Suleyman Demirel Kulliyesine yaklasiyoruz. Atabey yol ayrimi gozukuyor. Sakalasiyoruz.. acaba Atabey ilcesine mi gitsek diye. Hatta bir ara Antalyayi bile hedeflerimizin arasina koyuyoruz. Ama bu hizla zor. Tabiri caizse kaplumbaga gibiyiz. Tekerlerimi kontrol ediyorum surekli. Inmis mi diye bakiyorum. Herhalde hallusulasyon gormeye basladim. Tekerlerin havasi dolu, Biraz daha hava vursam patlayacak. Yine de benzinciden havami aliyorum. Bu sirada bacaklardaki yorgunluk hissedilmeye basliyor. Yol kenarinda daha once benzin istasyonundan aldigimiz gofretleri yemeler..sulari icmeler derken.. biz seyahat modundan cikali yarim saat olmus. Bisikletler elimizde, suruyoruz onlari ; ama bir farkla ustunde degiliz. Onlar gibi yuruyoruz. Nasreddin hocanin esek hikayesinde oldugu gibi. 15. km'de artik devam etmeye mecalimiz kalmamis.
Ust uste yigilmis elmalar goruyoruz. Anlasilan koylu kadinlar da buralarda bir yerde olmali. Fabrikaya goturuyorlar elmalari. Bizim icin recel, meyve suyu olacaklar. Dikkat etseler iyi olur. Daha gecen gun Isparta'da feci bir kaza meydana gelmislerdi. Onlar da mevsimlik isciydi. Al al yanaklari koylu kadinlarin. Utangaclar. Saskin saskin bisikletime bakiyorlar. Yeni dogan bir bebek kadar saf... O ekmek arasina yesil biber sikmis, ben cilekli gofret yiyorum. Firsattan istifade oz cekim yapiyorum. Sapkama bakip guluyorum. Ter icinde kalmis. Les gibi de kokuyor. Handan donelim diyor. Egirdir'e 15 km kalmis. Gidemeyiz. Mantikli dusunmek lazim. Ama otostop falan cekmiyoruz. Yine pedalliyoruz Isparta'ya . Ben, bazen kenara cekip guzel manzaralari fotograf makinemle cekiyorum. Sonra yine pedalliyoruz Handan ve Ben. Kiziyor bana Handan. Ben 9 km yi 15 dk'da almisim diye. O arkada kaliyor ve beni cok merak ediyor. Gogusume bir kac yumruk yedigimi hatirliyorum. Ama hissetmiyorum bile.. oylesine yorgunum. Isparta merkeze geldigimizde aksam oluyor... Evlere dagilma vakti. Sicak bir dus zamani . Boyle bir gundu iste yasandi gecti. Iyiydi. Tecrube tecrubedir. Where's next? Bekleyip gorecegiz .
ISPARTA NOTLARI
FURKAN ARISOY
SDU- Sosyoloji 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder